Her yolculuk bir adımla başlar. Adımı atacaksın ki yola çıkacaksın, adımı atacaksın ki ulaşmak istediğin yere varacaksın. Ya bu adımı atmak o kadar kolay değilse…
Uzun yıllar boyunca yolculuk için adım atmamayı tercih edenlerden biri oldum. Çocukluk dönemlerimde sıklıkla ailemin bir o yana bir bu yana beni alıp götürmesini saymazsak, 20’li yaşlardaki eğlenceyi ve gençlik hovardalığını es geçersek, bazı zamanlar uçak korkum, bazı zamanlar gidilecek yere olan yolun uzunluğunun gözümde büyümesi, sıklıkla da evden ayrılmama arzum beni oturan boğaya dönüştürdü.
Yolculuk için bir adım yeter diyorlarda yanılıyorlar. Tek adım diyorlar ama gideceğin yerde kalman gerekiyorsa o bavul hazırlama seremonisi unutuyorlar. Genelde 5 günlük yola 10 günlük eşya aldığımdan sığamadığım bavullarla mücadele ederek yaşadım. Daha yola çıkılmadan bozulacak olan düzenimin endişesi her yerimi kaplarken bir de o sabah erken kalkılan, gecenin köründe başlanan yolculuklar yok mu beni benden alırlar. Uçak yolculukları ise bu konuda en zorlayanlardan biriydi. Çözüm kolay, bir şekilde kendi içimde uçak korkusu geliştirerek 3-4 yıl elimden geldiğince uçakla gidilen yere gitmedim. Zorunlu iş seyahatleri bu kuralı biraz zorlasa da bir şekilde amacıma ulaştım. Ne mi kazandım; tek başına İstanbul’u beklediğim bayram tatilleri, herkesin anlattığı tatil hikayelerini nispetle dinlemek, konfor alanımdan çıkmadığım için sürekli bir sıkılma hali, sınırlarım içinde kalma ve büyüme fırsatından yoksunluk.
“En uzun yolculuklar bile, tek bir adımla başlar.” Lao Tzu
Gerçek yolculuk; iç ve dış dünyanın birbiri içinde sürekli değişim halinde birbirine dönüşen etkileşimi.
Yaşamında değişim olsun istiyorsun, sıkıldığın ve istediğin gibi gitmeyen durumlar var, mutsuz günlerin mutlu günlerinden fazla olmaya başladı… O zaman bir kez daha hatırlatıyorum: ‘Her Yolculuk Bir Adımla Başlar’.