Özgürlük, Varoluşumuza Şükretmekle Başlıyor

Özgürlük bize verilmiş en muhteşem hediye. Çoğu zaman bu hediyenin değerinin farkına varamıyoruz. Varoluşumuzu sıradan bulmaya inanmayı tercih ediyoruz.

‘Sahip olduklarına şükretmeyi bilmeyenin, kaybettiklerine isyan etmeye hakkı yoktur. ‘ Mevlana

Doğduğumuz anda burun deliklerimize aldığımız ilk nefesle anne karnının korunaklı alanından dışarı çıkıp yaşamaya başlıyoruz. Bu ilk nefesle dünya üzerindeki varoluşumuzu taçlandırıyoruz aslında. Her nefes alış verişimizin aslında bir mucize olduğunu unutuyoruz, aynı özgürlüğümüzü unuttuğumuz gibi. Çünkü verdiğimiz nefesle öleceğimiz aklımıza gelmiyor. Umursamadan, çoğu zaman değerini unutarak alıyoruz nefesi ve aynı şekilde veriyoruz. Oysaki bu dünya üzerindeki varoluşumuzu gerçekleştiren o farkında olmadan alıp verdiğimiz nefes.

Ne kadar şanslı olduğumuzu unutuyoruz. Çünkü sahip olmadıklarımıza yönelik tutkumuzun ateşini söndürmeye yeltenmiyoruz. Hatta sıklıkla onu daha da hararetlendiriyoruz. Belirlenen standardlara ulaşamadıkça mutlu olamıyoruz. Hep bir hedef var ve biz ona ulaşmak için çabalıyoruz. Bu hedefi bizim belirlediğimizi zannederken aslında başkaları tarafından oluşturulmuş olduğunu anlamıyoruz. Anlamak da istemiyoruz. Eksiğiz, yetersisiz, yarım kalmışız, başarısız olmuşuz…

 

Instagramda, twitterda, facebookta veya bilumum başka sosyal medya platformlarında tanımadığınız halde takip ettiğiniz ünlü veya ünsüz kişiler var mı? Farkında olarak veya olmayarak kendimizi onlarla kıyaslıyoruz. Biz kıyaslamıyoruz desek de bilinçaltımız kıyaslama yapıyor ki değerimizi, başarılarımızı, ünümüzü sürekli eleştiriyoruz çünkü halen olması gereken yerde değiliz, halen tamamlanmamışız.

Yaptığımız en büyük hata ise herkesin aynı fırsat eşitliği içinde doğmuş olduğuna ve hayal ettiklerini gerçekleştirme şansına sahip olduklarına inanmak. Bu bakış açısının yarattığı sınırlamanın ise farkında değiliz. Dünyanın çeşitli yerlerinde açlıktan ölen çocuklar, Suriyeli göçmenler, savaş içinde yaşayan halklar, yoksulluk sınırında yaşam mücadelesi verenler… İşte bu yoksunluğun farkındalığı ile sahip olamadıklarımıza yakınmak yerine, varolan ne varsa her şeye şükredebilsek, neler değişecek yaşamımızda; bir farkına varsak.

 

Özgürlük, Varoluşumuza Şükretmekle Başlıyor

Yaşamımızdakilere, yeteneklerimize, becerilerimize, gece yattığımızda başımızın üzerindeki çatıya, temiz suyumuza, bedenlerimizi besleyen yiyeceklere şükretme pratiğini denemenizi öneriyorum. Tabağında yarım bırakıp çöpe attığın yemekleri günlerce bulamayanlar var. Yıllardır giymediğin paltoyu kışın ısınmak için bulamayanlar var.

Fazla olanı paylaşmakla başlıyor her şey. Daha sonrasında senden daha az şansa sahip olanla ilgilenmekle yol ilerliyor. Hepsinden öte elinde olanlara şükretmekle yaşanılıyor gerçek özgürleşme. 

Özgürlük, Varoluşumuza Şükretmekle Başlıyor…