Benim Şimdi Bundan Ne Anlamam Lazım?

Benim Şimdi Bundan Ne Anlamam Lazım?

Sabah internette gezinirken Angelina Jolie ve Brad Pitt boşanması ile ilgili sayısız habere rastladım. Çocuklarımın sağlığı ve iyiliği için boşandım diyen Angelina, boşanma haberinden dolayı üzüldüğünü  belirten Brad Pitt, Jennifer Aniston ‘ı kahkahalar atarken kapak yapan ünlü New York Post, boşanmanın aldatmadan dolayı olduğunu öne süren sayısız basın haberi, Angelina Jolie’nin hormonal dengesizliklerinin etkisinden kaynakladığını belirten konuşmalar, Brad Pitt’in alkol kullanmasının etkisi ve daha bir çok basınca yorumlanan Brangelina ayrılık sebebi vardı. Dünyaca ünlü bir çift olmanın getirdiği durumlar. Onların ilişki yaşamaya başlamaları kadar ayrılıkları da sansasyonel bir olay yarattı.

Mr and Mrs Smith filminin setinde başlayan ilişkileri uzun yıllar haber olmuştu. Çünkü o dönem Brad Pitt evliydi ve karısı Jennifer Aniston aldatarak Angelina ile ilişki yaşamaya başladığı söylendi. Tartışıldı, konuşuldu, belki yıllarca da haber olmaya devam etti. Bakalım boşanma haberleri ne kadar süre gündemde kalmaya devam edecek. Özellikle de aldatma haberinin ortaya çıkmasına neden olan Brad Pitt’in yeni filmi Kasım 2016’da vizyona girince nasıl bir boyut kazanacak, bekleyip göreceğiz. Veya…

Sizde muhtemelen benim gibi ilginiz olsun olmasın karşınıza çıkan bu sayısız haberle aklınızda belirli düşünceler hatta yargılamalara giriştiniz. Zaten sürekli evlenip boşanıyorlar (Angelina’nın 3., Brad Pitt’in 2. evliliği idi) yuvası yıkanan yuvası olmaz gibi varsayımlar etrafta dolanmaya başladı. Kişileri birebir tanımadan yaşadıkları ilişkiye şahit olmadan her birimiz yorumlar yaptık. Onlarla ilgili düşüncelerimiz çeşitlilik göstererek üzüldük veya sevindik. Bir şekilde pozitif veya negatif yargılama yaptık.

Benim Şimdi Bundan Ne Anlamam Lazım?

Hepimiz farkında olarak veya olmayarak gün içinde çevremizi, yaşadığımız ortamı, nesneleri hatta kendimizi yargılıyoruz. Ben bunu yapmıyorum diyene ayakta alkış. Ancak bir düşünüp yaşadıklarına bakmasını istiyorum. Trafiktesin, araba kullanıyorsun. Önündeki araba normal hızdan yavaş ilerliyor. İşte bu anda başlıyor yargılama sistemi. Neden bu araba bu kadar yavaş ilerliyor? Bu arabayı kullanan kesin kadın… Acaba telefonla mı konuşuyor? Doğru düzgün gitse trafik yaratmayacak… gibi kişisel yorumlar aslında yargılamanın en temelinde yatanlar. Bunu kendi deneyimlerimle yaşadığım için ve tabii uzmanların yargılama açıklamasının altında yatanlara göre söylüyorum.

Dış dünyada algıladığımız her nesne, kişi ve olaylarla ilgili anında duygularımızın oluştuğunu belirtiyor uzmanlar. Ve duygular biz farkına varmadan değerlendirme mekanizması çalıştırmaya başlıyor: Araştırmalar gösteriyor ki, örneğin bir kişiyi güzel biri olarak algılamışsak, farkına varmadan o kişiyi ‘iyi,’ çirkin biri olarak algılamışsak ‘kötü’ görüyoruz. Bu Duygusal Anlam Verme Sistemi olarak nitelendiriyor. İşin ilginç tarafı ise bilinç düzeyinin altında biz farkında olmadan çalışan bir durum var.

Doğan Cüceoğlu’nun yorumuna göre: ‘Günlük yaşamda çoğu kez S1 düzeyinde hayatımızı yönlendiririz. Birisine bakıp onu gördüğümüzde, onun sesini duyduğumuzda, onun sesinin tonu, konuşma tarzı, giyiniş tarzı el kol hareketleri ve daha birçok karmaşık girdilerle o kişiyle ilgili otomatik bir algılama oluştururuz. Ve o algılamaya dayanarak kişiyle ilgili ilk saniyelerde bir kalıplama yaparız.’

Bu kişi ‘öfkeli, bencil, kaba, saldırgan, saygısız, tehlikeli, uzak durulması gereken, cahil’ biri olarak algılanabilir.

Aynı kişi bir başkası tarafından, ‘onurlu, hakkı koruyan, delikanlı, saygılı, yardımcı, dostluğa layık’ biri olarak görülebilir.

Benim Şimdi Bundan Ne Anlamam Lazım?

Yargılamayı kolestrole benzetmeyi seçiyorum. Bedenimizin sağlığı için iyi kolestrol ve kötü kolestrol var. İyi olanına ‘sezgi’ kötü olanına ise ‘sevginin düşmanı’ nitelendirmesini yapıyorum. Ancak hepsi temelde durumu, kişiyi veya nesneyi yargılamaya dayalı. Sabah uyandınız, camdan dışarı baktınız. Hava kapalı ve yağmur yağıyor. ‘Dün ne güzel güneş vardı, yağmurda nerden çıktı. Yandık şimdi trafik fena olur’ Henüz sokağa çıkmadan, geçmiş deneyimlerde başınıza gelmiş bir şeyi bugün ve bu ana getirmekle beraber durumu yargılamakla ne kazanıyoruz? Aslında hiç bir şey. Hatta o durumu düşüncelerle kendimize çağırıyoruz ve yağmur bir anda modumuzu değiştirip bize o günü daha sıkıntılı yaşatan bir duruma dönüşüyor. Sevmediğiniz biri ile aynı işte çalışıyorsunuz hatta o sizin patronunuz. Kazancı iyi, işin kendisini seviyorsunuz fakat patronla aranız iyi değil. Her sabah işe giderken ayaklarınız tersine gidiyorsa bir kez işe hiç bir düşünmeden, patronu ve tabii kendinizi bu işte neden halen devam ediyorum diye yargılamadan gidin. Bakalım ortaya ne çıkacak, o gün nasıl geçecek? Belki de başka bir işe yönelmenizin zamanı belki de patronunuzla yanlış anlaşılmalar var ve bu düzelecek.

Geçen gün erkek arkadaşıma nefes terapisi yapmayı önerdim. ‘Ben bundan ne anlarım, sen başkası ile yap. Benim fazla ilgim yok ki, şimdi 10 dakika uzun ve ben sıkılırım’ yorumları ile karşılaştım. Kötü niyetli bir yargılama değil, sadece kendi o an için bir durumla ilgili yorum yaptı. Doğan Cüceoğlu’nun belirttiği gibi bilinç altından gelen ses konuşarak bir yargılama yaptı ve engelledi. Genelde bir çoğumuzun yaptığı gibi yeni veya farklı olanı engelleyen aklımıza kapıldı. Ego yeni olanı sevmez, o eski düzende kalmak ister. Bu yüzden zayıflamak zordur, engeli ego yaratır. Bu yüzden yeni işe başladığında ilk bir iki ay uyum problemi yaşayabilirsin. Bu yüzden tatil sonrası eve dönmek insanı mutsuz edebilir. Ego rahatı sever, alıştığı durumda kalmayı sever.

mutlu olmak

Siz de şimdi bu yazımı okurken kendi içinizde farklı farklı düşüncelere kapılmış olabilirsiniz. Bu kesinlikle anormal değil, insan doğasında yer alan bir durum. Uzmanlar bir grupla deney yapmışlar. Onlara bir gün boyunca hiç bir şey ile ilgili iyi veya kötü bir yorum, yargılama yapmamalarını söylemişler. Sonunda ne olmuştur sizce?

Uzmanlar, yargılamanın ‘ iyi kolestrol’ yani muhakeme yeteneğimizi besleyenini yapmaya yönelmemizi öneriyor. Bunu nasıl yapacağız derseniz; durum, kişi veya nesne ile ilgili negatif yaklaşım getirmek yerine anlamaya çalışmayı seçmemizi öneriyorlar. Çünkü muhakeme yeteneği düşünce ve duygulardan önce ortaya çıkıyor. Yargı ve suçlama ise düşünceler ve duyguların desteği ile oluşuyor.

Kadın ve erkek arasındaki konuşmalarda, ama beni anlamıyorsun cümlelerinde, yanlış anlaşmalarla yaşanan ayrılıklarda da farkında olmadan yaptığımız düşünce ve duygularımızın yarattığı akıntıya kapılıp suçlama ve yargılama yapmamız. Benim erkek arkadaşımla yaşadığım durumda şu şekilde bir gelişme yaşandı. Benim hatırım için sıkıla sıkıla yaptı, bende farkında olmadan onu zorlaya zorlaya yaptırdım. Öncelikle ikimiz için hiç bir işe yaramadı 🙂 Ertesi gün ayakta yaptırdığım bazı hareketlerden dolayı her yerinin ağrıdığını söyledi. (10 dakika ayakta düz durdu sadece) Bende acaba nerede hata yapıyorum neden işe yaramadı diye kendi kendimi yargıladım, suçladım.

Benim Şimdi Bundan Ne Anlamam Lazım?

Ego etkisi ilişki içinde kendini sık göstermesi normal. Sonuçta farklı insanlarız ve yaşamın günlük akışında düşünceler içinde kaybolup gidebiliyoruz. Bir göz kırpmamız anında aklımızdan geçen düşünce sayısına uzmanlar yetişememiş, biz kendimizi bile bazen takip edemiyoruz. Kendi kişisel iç konuşmalarımızla dışımızdaki durumlara veya tanımadığımız insanlara kendimizce yorumlar yapıyoruz. Sonuçta ne kazanıyoruz? Kendi oturduğumuz dalı kesmiş olmuyor muyuz? Tanımadığımız insanlarla ilgili yaptığımız yorumlarla beynimizi boşa meşgul etmiyor muyuz?

cutting-tree

Tüm bunlar iyi güzelde şimdi herhangi bir etken durumda ben ne yapsam da yargılamaya kapılmadan, kendimi yiyip bitirmeden durumdan huzurla çıksam diyenler için… ‘Benim Şimdi Bundan Ne Anlamam Lazım?’ ‘Bunun temelinde yatan nedir?’ sorularını sormanızı öneriyor uzmanlar. Düşünceler ve duygular selinden önce bu soru temelde yatan nedeni şak diye ortaya sunuyor. Tabii biraz sükunet, sakinlik ve sabırla. Seslerin bittiği an olan şimdiye, bu ana getirerek gerçekleşiyor her şey. Dünde yaşadıklarımız, geçmiş deneyimler, duygular veya ne varsa bizi etkilemediği tek an bu an yani şimdi.

Benim Şimdi Bundan Ne Anlamam Lazım?

Bu hafta, sadece bir gün, hiç kimseyi yargılamadığınız bir gün geçirebilir misiniz? Sözünüzle, yazınızla, yüzünüzle, bakışınızla, hal ve tavrınızla, ses tonunuzla hiç kimseyi yargılamadığınız tek bir gün! Buna kendinizde dahil olarak…

“Uyanış, kafanda kendi kendine konuşmalarından uyanmaktır. Kafada kendi kendine yapılan konuşma aslında bir hipnoz, kendine yaptığın bir hipnoz… ‘ Eckhart Tolle.

Benim sevgilimle yaşadığım durum ne oldu diye merak edenleriniz varsa… tabii ki ertesi gün her iki tarafın neden böyle davrandığını birbirine açıklaması ile sorun olmadan kapandı. Hatta bana yaptığım işle ilgili sonsuz desteğini ve inancını hissettirdi. Adım at, dene, kendi kendine konuşmaktan vazgeç, yargılama… emin olun mutlu olduğunuz sonuç ortaya çıkacak. (Benden söylemesi)