Kendimizle, diğerleri veya dünya ile ilgili yarattığımız düşüncelerden ortaya çıkan minik masallar onlar. Ailelerimiz, akrabalarımız, hatta yabancılar tarafından yaşamlarımızın daha başlangıç zamanında atılmış tohumlar onlar.
”Sesim hiç güzel değil”
“O benden daha iyisini hak ediyor”
“Hep yanlış kişilerle ilişki yaşıyorum”
Hangi sıklıkla yaşamında bu tarz inançların senin gerçeğin olmasına izin verdin? Bireysel olarak inandıklarını listemeye kalksan sayfalar yetmez. Şu an bile bu inanç sistemine göre okuyorsun aslında veya okumaktan vazgeçiyorsun… (inancın: ben okumayı seviyorum/ inancın: çok okudum zamanında, şimdi sıkılıyorum / inancın: okumak bana göre değil / inancın: okumak ne işime yarayacak /inancın: okudukça gelişiyorum)
İnançlarımız düşüncelerimizle oluşuyor, yaşlarımız ilerledikçe kendimize, yaşamlarımıza, dünyaya ve diğerlerine olan algımızı şekillendiriyor (biz izin verdikçe). Gerçekte sadece inançlar yani katı, net hakikat değiller.
İnanç, kabullenme ve görüşlerden oluşuyor. Yani hakikat değil. Hatta inançların ispatlanması çoğu durumda imkansız.
”Hep yanlış kişilerle ilişki yaşıyorum” Şimdi bu inanç nasıl ispatlanabilir? Yanlış diye nitelendirdiği kişi bir başkasının doğrusu ise o zaman yanlış kısmına yüklenen anlamlarla aslında kendinin ilişki seçimi konusunda yeteneksiz olduğunun altını mı çiziyor? Veya alt metinde kendine verdiği değerin eksikliği mi var? Kendini yetersiz mi buluyor? Yanlış olduğunu ona söyleyen arkadaşları, ailesi mi? Bunu gerçek yapacak olan kanıt nerede? Zaten bu inançla onu mutlu edecek ilişkiyi yaşama şansını da bitiriyor. Çünkü yanlış kişiyi genellikle, kendini sevmeyen ve kendi kendine yetemeyen kişi bulur.
Birinin yanlış veya doğru olmasına nasıl karar veriyoruz? Seni üzen biri yanlış ise acaba sen ilişkide nasıldın da üzülmeye ortam yarattın? Kendi hikayelerinde nasıl kayboldun? Subjektif yaratılmış bir fikir var yani objektif değil. Belki de sen zaten baştan durumu zorladın, onu değiştirmeye kalktın, o değişmedikçe de sana yanlış geldi.
Belkide Muhteşem Bir Hayat Yaşamana Kendin Engel Oluyorsun…
İspatlanmış veya doğrulanmış olan gerçek yani hakikat ise; o zaman kendimize anlattığımız hikayeler, kendimizle ilgili yarattığımız inançlar ve yaşadığımız dünya bu tanıma uymuyor.
İnançlarımız yaşamlarımızı belirliyorsa o zaman muhteşem bir hayat yaşamaya engel olan aslında kendimizden başkası değilmiş. Sen kendini inançlarla sınırlandırmazsan; ben beceremem, zaten seçilme şansım yok, artık yaşım geçti, kiloluyum yapamam, esnek değilim, güçsüzüm, sevilen biri değilim, insanlar değişmez, para zor kazanılır, çok çalışmazsan başaramazsın, evlenince sevgi bitiyor, fazla para insanı bozar, yeterli değilim, beni anlamıyorlar… inançlarının seni tanımlamasından vazgeçersen, muhteşem bir hayat yaşamaman için herhangi bir nedenin kalmaz.
Bilinç altına birikmiş olanların farkına varman gerekiyor. O zaman değişim başlıyor. Hatta onları fark edip seni engelleyenleri bırakıp seni besleyecek, destekleyecek olanları da yerlerine alman lazım. Ben harikayım, her işin üstesinden gelirim, yeterliyim, özgürüm, seviliyorum, para kazanmak kolay, yaşamak harika…
Bilinçaltına yerleşmiş bu inançlar her ne kadar dışardan gelse de orada yerleşmelerine ve onları doğru kabul edip kendi inanç sistemine dönüştürme konusunda sorumluluk sana ait. Yani sen izin vermesen onlar orada köklenip seni sınırlandırmazlar.
İnanç sistemini keşfetmeni öneriyorum. Ben yoga ve meditasyonla bunu gerçekleştirmeye başladım. Çok kolay olduğunu söyleyemem ama sonrasında her şey dönüştükçe özgürleşme, bolluk, bereket, aşk kendiliğinden gerçeğim oldu. Aşağıdaki sorular sana yol gösterebilir ama bu soruları sormadan önce tavsiyem 1 ile 3 dakika arası meditasyon yapman. Zihnin netleşmesi için öneriyorum. Soruların cevabını egon yerine özdeki sen verebilir diye öneriyorum. Herhangi bir inancınla ilgili bu soruları sormanı öneriyorum. Sadece negatif olanlar değil, şu an için sana pozitif olanlarda dahil. Belki o pozitif dediklerin de aslında senin yaşamını engelleyenler.
‘Bu inanç muhteşem bir hayatı tam potansiyeli ile yaşamama bana yardımcı mı yoksa engelleyici mi?
‘Bu inanç hayallerime ulaşmama izin veriyor mu?’
‘Bu inanç mutlu, huzurlu ve bereketli bir yaşam yaratılmasını sağlıyor mu?’
Unutma, inançlarının yaratıcısı ve sahibi sensin. Atalarından gelen bir inanç bile olsa onların şu anki yaşamına uygun olup olmadığını, hatta halen sende kalmasının işe yarayıp yaramadığını kendine sorman lazım. Davranışlarımız inançlarımızla doğru orantılı. Yani sen ‘ben doğru kişiyi/işi bulamıyorum’ diyerek karşına sana uyan, seni mutlu edecek olan çıksa bile sabote edip onu kendinden uzaklaştıracaksın. İşte gene yanlış kişi veya yanlış iş veya her neyse…
Yaşam, seni sınırlandıran inançlarla engellenmekten çok daha değerli.