Kendini Sevmek Gerçekten Mümkün mü?

“Sevgi en müthiş mucize. Kendini sevmek ise mucizeyi yaşamında var etmek.” ~Louise L. Hay

Kuaföre gidip saçlarını yaptırmak, yeni kıyafetler satın almak, masaj yaptırtmak kısaca kendini günümüz dünyasının velinimetleri ile şımartmak mı kendini sevmek?

Aynaya bakıp ne kadar müthiş göründüğünü kendine söylemek mi?

Sosyal medyada paylaştığın fotoğrafa beğeniler yağdığında hissettiğin duygu mu?

Kendini şımartmak için maddi imkanın yoksa o zaman sen kendini sevmekten yoksun mu kalacaksın? Fotoğraflarını kimse beğenmezse veya yeterli beğeni almazsan sevilmediğin yargısına mı kapılacaksın? Aynaya baktığında yüzündeki kırışıkları, saçlarındaki beyazları, göbeğindeki yağları görünce kendini sevmekten vaz mı geçeceksin?

Başkalarını sevmeden önce kendimizi sevmeye ihtiyacımız var. Hem bilgelik içeren hem de klişeleşmiş bir söz. Kendimizi tanımak, kendi gerçekliğimizi görmek ve derinleşebilmek için aslında bir başkasına ihtiyacımız var. Kendimizin o ‘falsolu’ yanlarını seven biri ile beraber olarak kendimizi sevmeyi öğrenebiliriz.

Kendi kaderimizi kontrol etmeye pek meraklıyız. Öyle bir gerçek yüzümüze çarpıyorki kendini sevmenin yolu en hassas ve en güvensiz olduğumuz yanların bir başkası tarafından sevilmesi. Bu illa kadın-erkek ilişkisi olması gerekmiyor. Bir çocuğun annesine olan sevgisi ile anne kendini yeniden sevmeye başlayabilir, eğer o zamana kadar kendisi ile ilişkisinde soğukluk varsa, yani kendini sevmiyorsa.

Sevildiğimizde, özellikle o ‘falsolu yanlarımız’ sevildiğinde, beğenildiğinde, güvensizlik yaşadığımız alanlar takdir edildiğinde özgürlüğü hisseder ve gelen rahatlamayla sevgide daha derinleşmeye, yakınlığa izin veririz. Kendimizi ortaya yani kendi gerçeğimizi gözler önüne sunmaktan rahatsızlık duymayız. Ben harikayım, ben müthişim gibi pozitif olumlamalara gerek kalmadan zaten müthiş ve harika olduğumuzu biliriz.

Madalyonun bir diğer yüzü ise toplum içinde kabul görmek ve güvende hissetmek için kendi gerçekliğimizi saklayan maskeler kullanmak. Sevdiğin kişiler ile yaşadığın ilişkilerden ortaya çıkan tepkilere dayalı maskeler zinciri 5-6 yaşından itibaren yaşamına girer. ‘Çocuğum fazla konuşma’ diyen öğretmen için sessizleşen öğrenci zamanla gerektiğinde bile yani kendi gerçekliğini ifade etmek için bile konuşmamayı tercih eder. Sevdiği öğretmeni tarafından kabul görmeyen bir hareketten dolayı utanmıştır. İşte ilk maske takılır. Ortaokulda ergenlik dönemine geldiğinde beğendiği çocuk kilolusun der ve anoreksiya, blumia ve yeme bozukluğuna varacak derecede kendi bedeni ile kavgalı ilişki maskesi ile ömrünü geçirir. ‘Büyüklerinin yanında konuşulmaz’ diyen annesine verdiği önemle taktığı maskesi, özellikle yaşça büyük birileri olduğunda kendini ifade etmekte zorlanmasına sebep olabilir. Sürekli babasının yargıları veya annesinin mükemmeliyetçiliği ile yetişen çocuk utangaçlık maskesinin altında ömrünü geçirebilir.

Kendini sevmek ve kendi gerçekliğini yaşamak arasında bir fark yok!

Kendi gerçekliğini mi yoksa maskeli seni mi yaşıyorsun?

  • Çocukluğunda hangi özgün yanını/yanlarını sakladın veya kamufle ettin?
  • Şu an yaşadığın ilişkilerinde, hangi yönlerini saklıyorsun, dışarıya ifade etmiyorsun?

En özgün, en tutkulu ve geleneksele karşı olan parçamız utançlarımız oluyor. Çünkü bunlar bizim varolduğumuz toplumda, ilişkilerde güvenliğimizi tehdit edebiliyor. Mücadele ettiğimiz yeteneklerimizi bastırmak için utancı kullanıyoruz, ve sonunda da boşluk ve yalnızlık hissediyoruz.

Yeteneklerimizden utanmadan ve korku duymadan nasıl özgürleşeceğiz? En mükemmel hatta tek yol ilişkilerden geçiyor. En hassas ve kırılgan yanlarımızın değerli olduğunu hissettiren, onların falso değil bizim ışıltımız olduğunu gösteren ilişkiler… !!!

İlişkinin başındaki seni göz önüne getir ve şimdiki sana bak. Daha özgür, daha cesur, daha güvenli hissediyor ve saklandığın yerden kendini ortaya sunmakla kalmayıp utandığın şeyler aslında senin yaşamının bir parçası olarak seni daha da mutlu ediyorsa… o ilişkine sarılmaya devam et.

Bu yazımı Sevgilime, altın kalbi ile beni saklandığım yerden çıkarıp geçmiş yaralarımı saran, yeteneklerimi destekleyerek parlatmama, zamanında utandığım zayıflıklarımı güce dönüştürmeme yardımcı olan, sevgisi ile beni bana sevdirene hediye ediyorum. İyiki varsın, iyi seninleyim.