Ağaçların gücü, Valensiya’nın büyüleyici doğasında kendini tüm açıklığıyla gösteriyor. Burada ağaçlar öylesine çok ve görkemli ki, insan kendini bu doğa mucizesinin büyüsüne kaptırmadan edemiyor. Neredeyse her parkta devasa gövdeleri, yaygın kökleri ve dallarıyla karşıma çıkıyorlar. Bazen bir ağacın önünde uzun süre durup onu izliyorum, içimden “Umarım biri beni deli sanmıyordur” diye geçirsem de, bu büyülü deneyim bana köklenme hissi veriyor. Dallarının altında kendimi güvende hissediyorum. Özellikle güneşli havalarda gölgesine sığınmak tarifsiz bir huzur sağlıyor.

Valensiya’daki ağaçlar sadece çok büyük değil; aynı zamanda rengarenk. Pembeleri, sarıları, yeşilleri, lilaları… Her biri başka bir dünyaya ait gibi. Daha önce hiç görmediğim ağaçlarla karşılaşıyorum burada. Doğada olmayı, onu hissetmeyi her zaman sevdim. O yüzden Valensiya benim için bir cennet gibi.

Fitonsitlerin Gücü ve Doğanın Şifası

Bilimsel olarak da kanıtlanmış bir gerçek var: Ağaçlar, yaprakları ve dalları aracılığıyla fitonsit adı verilen bir madde salgılıyor. Bu doğal madde, insan sağlığı üzerinde pek çok olumlu etki yaratıyor:

  • Stresi azaltıyor

  • Bağışıklık sistemini destekliyor

  • Ruh halini iyileştiriyor

Bense bu listeye bir de köklenme ve güven hissini eklemek istiyorum. Evet, çoğu şey zihnimizde başlar ama bulunduğumuz yerin, çevremizin de ruh halimiz üzerinde azımsanmayacak bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Ağaçların varlığı, özellikle de dengeli ve görkemli halleri, insanın psikolojisine derin bir denge hissi katıyor.

Shinrin-Yoku: Orman Banyosu Deneyimi

Japonca’da buna özel bir tanım var: Shinrin-yoku, yani “orman banyosu”. “Shinrin” orman, “yoku” ise banyo yapmak anlamına geliyor. Bu pratik, doğada bilinçli şekilde zaman geçirmeyi, yürümekten fazlasını ifade ediyor. Doğayı koklayarak, duyarak, görerek, hissederek tüm duyularla deneyimlemek demek. Ormanın içinde adeta yıkanmak gibi.

Valensiya’da ormanlar yerine daha çok parklar var ama burada geçirdiğim zaman, ağaçların büyüsünü hissetmek ve bu deneyimin içinde yıkanmak için fazlasıyla yeterli geliyor.

Yakındaki Bir Ağacı Fark Etmekle Başla

Bu yazıyı yazma sebebim çok basit: Doğada daha fazla vakit geçirmeye çalış. Ormanlara gitmek her zaman mümkün olmayabilir ama doğayla bağlantı kurmak için büyük adımlar atmana gerek yok. Ağaçların gücü keşfetmek için, evine yakın bir ağaç bile yeterli. Belki sadece başını kaldırıp bakmak, bir ağacı fark etmek. Gölgesinde bir an durmak, yaprağına dokunmak, kokusunu içine çekmek.

Ağaçların şifalı enerjisini bedenine al. Bu hissin içinde kalabilmek için kendine izin ver. Çünkü doğa, özellikle de ağaçlar, her zaman bizimle. Yeter ki fark etmeyi hatırlayalım.

Yazan: Zuhal Akar