Amaçlarını gerçekleştirerek başarılı olduğun, engeller çıkıp ulaşamadıklarının hayal kırıklarını yaşadığın; sevdiklerinle bir arada olduğun, zorunlu ayrılıklar yaşadığın; yeni bir ilişkiye başladığın veya ilişkinin istenmeden sonlandığı; yeni bir işe başladığın veya işten ayrıldığın; vermek istediğin kilolardan kurtulduğun, beklemediğin kiloları aldığın; doğumlarla sevindiğin, ölümlerle üzüldüğün; terör olayları ile korktuğun, çoğu zaman huzursuzluk duyduğun bir yıl geride kaldı.
Geriye bakıp neleri değiştirmek, neleri keşke yapmasaydım veya yapsaydım dediklerin var düşüncelerinde. İşte o tilkilerin peşine takılma diye bir önerim var. Bırak o keşkeler, acabalar, korkular, kaygılar, hüzünler, hatta sevinçler, mutluluklar bile geride kalsın. Zaten onlar bitti, tamamlandı ama sen kendinde tutmaya devam ettikçe, tilkilerin peşinden gittikçe yeni dönemde de yolunu kaybetme riskini göze almaya değer mi?
Yaşanan onca terör olayı, doğal afet, haksız ölümler, kavgalarla beraber insan doğası gereği korkunun esiri olmaya başlıyor. Kendimizi korumaya almak yaşamda varoluşun getirisi. Mağara adamları için işe yaramış bu yöntemi gelişmiş teknolojik toplumda bedenlerimizi korumaktan öte duygularımızı korumaya almaya çalışarak gerçekleştiriyoruz. Nasıl mı? Aşık oluyoruz, ilişki yaşıyoruz, istediğimiz gibi gitmiyor ve ayrılıyoruz. Kalbimiz kırılıyor, üzülüyoruz ve ‘Bir daha sevmeyeceğim, Aşk bana göre değilmiş, Sevmek zormuş, Erkeklerde hep böyle, Ama Kadınlarda ayrı dert, Kimse beni anlamıyor o zaman, aşk bana haram’ cümleleri ağzından çıkmamış biri varsa, lütfen bana yazın. Sizi şimdiden tebrik ederim, inançlı olmaya devam ettiğiniz, inancın gerçekliğine sahip olduğunuz için.
Işık varken yolunuzu görebilirsiniz, peki karanlık olduğunda önünüzü nasıl görebilirsiniz? Sen kendini onurlandırır ve özgünlüğünü parlatırsan, yani kendin olursan her şeyi başarır, üstesinden gelirsin. Karanlıklarda korku duyarsan eğer o korkunun seni esir alması normal. Oysa inancın gerçekliği ile korkunun yalayıp geçmesini sağlarsın. Bunu geçen birinden birinden duydum ve ilk aklıma gelen Atatürk oldu. Koskoca bir imparatorluğa, güçlü ülkelere karşı ayakta durmasını bilmiş, onca yaşadığı zorluğa rağmen devam edebilmiş, korku duymak yerine korkuyu silahı yapmış ve inancın gerçekliğinin farkında olarak Türkiye Cumhuriyetini kurmuş efsane bir lider.
Karanlık içinde olduğumuzu hissettiğimiz her an korkudan kaçmak yerine kalmayı bilmek inancın gerçekliği. İşten atılmış olsan bile yeniden ayağa kalkacağını bilmek, yıllar boyu mutsuz ilişkilerin sonrasında gerçek aşkı yaşamaya başlamak demek inancın gerçekliği. Düştüğün zaman kalkabileceğini, acıların, mutsuzlukların ancak sen izin verirsen yaşamından geçip gideceğini fark etmek demek inancın gerçekliği.
Kendine inanmakla başlıyor. Karşılaştığımız zorluk ne olursa olsun hepimizin içinde daha üstün bir güç ve cesaret var. Yaşamını kendine güvenerek yönet diyor uzmanlar. Geriye baktığında o zor dediğin, aşılmaz düşündüğün her şeyin üstesinden gelmiş olduğunu fark et. Belki halen zorluklar çıkmaya devam ediyor, işte şimdi kendi gücünü ortaya çıkarma vakti. İnancın gerçekliğini yaşaman için özüne güvenmenin zamanı.
Kendine amaçlar belirledin, bazıları oldu, bazıları olmadı. Acabalar diyorsun, keşkelere takılıp kalıyorsun. Bu negatif konuşma ile kendi kendine engel olmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Hani geçen gün arkadaşının yeni işini kutladın ve onu takdir ettin ya neden aynısını kendine yapmıyorsun. Ne kadar muhteşem olduğunu gizlemek, hak ettiğin her şeyi geri çevirmek aslında negatif konuşmalar. Yeteneklerini sınırlamak yerine şimdi kendinle sevdiğin biri ile nasıl konuşuyorsan öyle konuşmaya başla. Sen sevdiğin birine ‘başarısızsın, bunu da beceremedin’ diyor musun? Sen sevdiğin birine ‘Amacına ulaşamadın, zaten sende o güç ne arar’ diyor musun? İnancın gerçekliği muhteşem olduğunu fark etmekle başlıyor.
Yaşam öğrenme süreci aslında. Ölüme kadar her anımızda bir şey öğrenme şansımız var. Kendi alanında uzman olmuş kişiler neden halen okumaya, araştırmaya devam ediyor hiç sordun mu kendine. Yeni insanlarla tanış, sohbet et. Farklı çevrelerde, yaş gurupları arasında bulun. Hepimiz birbirimizin öğretmeniyiz aslında. Hepimizin birbirimizden öğreneceği, deneyimleyeceği çok şey var. Atalarımızda demiş zaten yüzyıllar önce ‘Ne Oldum Dememeli, Ne Olacağım Demeli’.
Bu yazıyı okurken rahatsız hissettin mi kendini, o zaman süper. Rahat alanından çıkmanın zamanı. İnancın gerçekliği o rahat alandan çıkmakla başlıyor. Bir ameliyat yaşadın, ayrılık acısı çekiyorsun, sorunların var. Rahatsızlık duyduğun alan senin büyüme yerin. Zorluk hissettiğin yer neresi ise korkularını ve endişelerini bir kenara bırakıp o alanda bulunmayı dene. Derin nefes al ve sadece orada ol.
Her gün için şükredecek ne kadar çok şey yaşıyoruz aslında. Sadece yaşamak değil çevremize bakınca şükredecek o kadar çok şey var ki. Sadece alıp verdiğin nefese şükretmen bile yeter. O nefes olmasa nasıl var olabilirsin. Kullandığın araba hayal ettiğin gibi değil mi şükret, seni bir yerden bir yere götürüyor. Halen ailenle mi oturuyorsun, şükret, ailen ve başını sokacak evin var. Yeni kıyafetler için paran yeterli değil, şükret, sokağa çıkınca giyeceğin kıyafetlerin olduğuna. Şükretmek stres seviyesini azalttığına dair önermeler var. Uzmanlar şükretmenin kortizol seviyesini düşürdüğünü, ödemleri azalttığını, rahat uyumanızı sağladığı ve metabolizmamızı arttırdığını söylüyor.
Onlar yaptı, inancın gerçekliğini fark ettiler ve başardılar. O zaman sen niye olmayasın. Onların senden hiç bir farkı yok aslında. Sadece sen muhteşemliğini, gücünü kendine saklıyorsun. Başkası senin yapmak istediğini gerçekleştirdiğinde söylediğin kızgınlık kelimelerin yerini ‘Neden ben olmayayım’ alsın.
Hepimizin içinde var olan muhteşemliğin ortaya çıkıyor. Şimdi İnancınla Işıldamanın, Hayallerini Gerçek Yapmanın Zamanı. Parlıyorsun, titreşim yayıyorsun, ve sahip olduğun yetenekleri, özellikleri takdir ediyorsun. Karanlıkta kalmaktan, ışığını saklamaktan sıkılmadın mı? Hatırla o parlak olduğun günü, çevrenden aldığın iltifatı, takdiri. Neden o günü tekrar tekrar her an şimdide yaşamıyorsun?
Sınırlar aslında gerçek değil. Kendine söylediğin yalanlar, iyi olmadığını düşündüğün tüm o yıllar aslında koca bir yalan desem. Tüm o mükemmel olmayan yönlerin seni muhteşem yapıyor. Demet Akalın, Seda Sayan, Rihanna fark etmiş de sen niye fark etmiyorsun 😉
O zaman en muhteşem eserini yaratmaya başla.
Artık kendime “Eğer herhangi biri olabilseydin, …kim olmayı isterdin?” diye sormuyorum çünkü şimdi cevabı çok uzakta aramama gerek yok: Kendim olmak istiyorum! – İnancın Biyolojisi / Bruce H. Lipton