Keyif Aldıkların Gerçekten Senin Seçimin Olabilir

Yaşamında sana Keyif veren ne var? Tatile gitmek, film izlemek, arkadaşlarınla eğlenmek, sevgilinle beraber olmak, futbol oynamak, yoga yapmak, alışveriş yapmak, hediye almak, uzun zamandır istediğin bir şeye sahip olmak, çikolata yemek, çocuğunla oynamak, televizyon izlemek, yemek yemek, kitap okumak, instagramda fotoğraf paylaşmak, masaj yaptırmak, araba kullanmak, ev temizlemek, kedinle oynamak… Asıl sorum şu olmalıydı sanırım; Keyif dendiği zaman aklına ilk ne geliyor?

Keyif kelimesinin İçinde çeşitli anlamlar biriktirdiğini TDK bakınca fark ettim. Bayağı esaslı bir kelimeymiş de farkında değilmişim. Biri ile karşılaştığımızda sorduğumuz soruların başında Keyifler Nasıl? Keyfiniz yerinde mi? Gelir. Sağlık anlamı baskın olarak bu soruyu sorduğumuzun ne kadar farkındayız acaba? Ben değilmişim çünkü bana göre keyfiniz yerinde mi sorusu mutlu musun yaşamında anlamındaydı. Ciddi hastalık geçirmemiş biriyim. Fakat yakın çevremde ciddiyete varan sağlık sorunları olan kişiler oldu. Şimdi anlıyorum ki bedensel iyi hissetmediklerinde neden yüzleri asık, mutsuz ve bazen agresif olduklarını. Bedensel olarak iyi hissetmek keyifli olmanın ana temellerinden biri. Tabii ki bende hasta oldum ve evet hasta olduğumda sevdiklerimi terslediğim, mutsuzluk yaşadığım anlar oldu. Başının ağrıması bile seni huzursuz hissettirebiliyor. Bedensel olarak yoga yapmaya başladıktan sonra hastalıklarım ciddi anlamda azaldı hatta yok denecek duruma geldi. Belki de bu sebeple Yoga yapmak keyiflendirir cümlesi sıklıkla etrafımda yoga yapanlar ve hocalarım tarafından kullanılıyor.

Keyif Aldıkların Gerçekten Senin Seçimin Olabilir

Canlı, huzurlu ve iç rahatlığına sahip olmanın ilk adımı sağlıklı beden, ve bu keyif; bir de bu hisleri aklımızla bir olarak yaşamak işte o duble keyif. TDK keyif kelimesinin diğer açıklamasına tasasızlık olarak belirtiyor. Sağlığımız yerinde ama içimizde sürekli bir gerilim, düşünceler durmaksızın akıyor, yapmak istediklerimiz kafamızda oradan oraya uçuşuyor, düşünmekten uyuyamıyoruz, konsantrasyonumuz zayıf, ve mutluluk bize uzak yerlerden el sallayan bir hayal durumunda. Yoğun iş hayatı ve 24 saat diken üstünde görev azmi yaşamış biri olarak sürekli zihinsel yorgunluk ve tabii keyifsizlik hali içindeydim. Yoga yapmayı keşfettikten sonra zihin ve bedenin birbirinden ayrı olmayacağını öğrendim. Benimki ayrı telde takılan kuşlar misali bir türlü kavuşmamak için direniyordu. Keyif aldığımı sandığındaki her şede aslında almamış olduğumu uykusuz gecelerimden anlıyorum. Eckhart Tolle konuşmalarından birinde arabaya bindikten 30 sn sonra motoru çalıştır önermesi vardı. Bekle diyordu, sadece 30 sn, senin özel zamanın, tek yapman gereken bir şey yapmadan beklemek. Aylarca denedim, her seferinde unuttum ve 30 sn kendime lüks olarak gördüm. Her zaman yapmam gereken yetişmem gereken bir yer vardı. Şimdi günde en az 20 dakika olmak üzere sessizce kendimle kalıyor yani meditasyon yapabiliyorum. İnsan olduğum için düşünceler halen gelip gidiyor, fakat geceleri rahatlıkla uykumu uyuyorum.

Neden size sürekli kendimden bahsediyor ve kendimden örnekleme veriyorum çünkü paylaşmak keyif veriyor. Deneyimlerimi sizle paylaşmak bana zevk veriyor. Acaba ne düşünürler, yanlış anlarlar mı sorularını zihnim artık duymuyor, kendi de sormuyor. İçimden geldiği gibi yani kendi gerçekliğimde yaşamak keyiflendiriyor. Başkası ne der sorusunun cevabını vermeye başladığımız andan itibaren ötekine keyif vermekten başka bir şey yapmıyoruz, çoğu zaman kendimize keyif vermek yerine mutsuzluk yaratıyoruz. Kendi içimizden gelen ne varsa hepsi keyif verici çünkü zaten sevmediğimiz bir şeyi yapmak, yaşamak istemeyiz. Kendi gerçeğimizi başkası ne der sorusunu umursamadan yaşamak ise tarifsiz mutluluk.