Zayıflıklarını Güce Dönüştürme Sanatı

Yetenek Sizsiniz Türkiye isimli programı bir çoğunuz biliyordur. Programın asıl versiyonu America’s Got Talent 12 yıldır Amerika’da gösteriliyor. Geçenlerde asıl versiyonundan eski bir bölümünü izleme fırsatım oldu. Önce gözüm takılmıştı, öylesine bakarken (televizyon izlemeyi fazla sevmiyorum) hayranlık duyarak izlemeye başladım. 19 yaşında softball oynarken boğazından darbe alan Drew Lynch sesinden travma geçirdi ve kekeme oldu. Onun yaşamını tamamiyle değiştiren bu olay, yazma ve stand up yapma tutkusuna engel olamadı. Kekeme olmasından dolayı sosyal yaşamda yaşadığı sorunlarla dalga geçen esprileri ile önce America’s Got Talent’da 10. sezonun ikincisi oldu. (halk oylaması ile) Kısa zamanda da youtube’da 700 binden fazla takipçiye sahip olurken, 28 milyondan fazla sayıda videoları izlendi.

Hayalleri ve tutkuları olan Drew, çocuk yaşlarından itibaren oyuncu olmak istiyordu. Yaşadığı kazadan dolayı kendini stand up sahnesinde buldu. Şimdi Amerika’nın bir çok eyaletinde kendi şovlarını yapıyor. Tek yaptığı ise zayıflığı olan bir yerini güce çevirmek. Yaşamdaki mottosu ise ‘Her gün seni korkutan bir şeyi gerçekleştir’

Zayıflıklarımız korunmasız olduğumuz alanlardan ortaya çıkıyor. Bize çocukluktan beri öğretilen ise zaaflarını, zayıf yönlerini dışarıya gösterme. Peki Drew gibi göstermeyi denesek, acaba zayıflık dediklerimizle yüzleşip onları güce dönüştürsek nasıl olurdu?

 

Belki bir çoğumuz bir ilişki sonrası kırılan kalbimizi yeniden dışarıya açmaktan tekrar sevmekten çekiniyoruz. Belki bir kaçımız utangaçlıktan dolayı geri planda kalmayı tercih ediyoruz. Belki bir kaçımız zayıf yönlerimizi saklayıp kendimize farklı kimlikler, etiketler yaratıyoruz. Belki bir kaçımız toplumun değerlendirmelerine önem verip aslında bizi biz yapan özelliklerimizi saklıyoruz.

Herhangi bir zayıflık doğru yerde kullanıldığında güce dönüşür. Homeoterapi tıpta hastalığa sebep olan bir madde ile yapılan tedavi deniyor. Benim kulaktan dolma bilgilerim vardı. Okuduğum bir makale ise tam da yazdığım bu konuyla örtüşünce paylaşmadan duramadım. Zehirli bitkilerin zehirleri ile hastalıkların tedavileri yapıldığını duyan olmuş olabilir. Doğada nasıl uygulanıyorsa aynısı bizler için de geçerli. En berbat diye nitelendirdiğimiz zayıflık bizi yaşamda nasıl kötü etkiliyorsa, onu doğru alanda kullanmayı öğrendiğinizde neler olabileceğini sadece hayal edin.

  • Şu an ne kadar stres yaşıyorsunuz?
  • İlişkiniz sizi ne kadar destekliyor?
  • Kilonuzla aranız nasıl?
  • İşinizi ne kadar çok seviyorsunuz veya nefret ediyorsunuz?
  • Kendinize ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
  • Dışardakilerin yorumlarını ne kadar sıklıkla dinliyorsunuz?
  • Tüm bunlar nasıl güce veya zayıflığa dönüşür?

Yoga eğitmeni olurken sürekli duyduğum ve bir türlü anlamlandıramadığım öneri ‘bir gün kendi sesini bulacaksın’. Nasıl yani, şu an konuşuyorum, ifade ediyorum, kendi sesim var, yeniden ses mi yaratılacak ki? Asıl anlatılmak istenen kendin olmak, özgün olmak. Bu dünyada doğal olan tek şey kendin olmak. Bitkiler, hayvanlar başkası olmaya çalışmıyor. İhtiyacımız olan tek şey güçsüzlüklerimizi güce dönüştürecek uygun ortamı bulmak.

Doğru ortamı bulduğun zaman en kötü zayıflığın bile gelişir ve yaşamın göründüğünden farklı olur. Çünkü tek yapman gereken kendin olmak.

Sınıfta çok konuşan ve konuştuğu için öğretmenlerinden azar işiten biri olarak yıllar boyu bunu zayıflık olarak gördüm. En yakınımdakiler bile biraz yavaşla, az konuş dinleyemiyoruz dedikçe içime kapanmaya başladım. İş yaşamımda kendim olmak yerine az konuşan ve giderek utangaçlaşan birine dönüştüm. Bu beni daha da zayıflattı ve sonunda yükselen grafik tersine döndü. Sevmediğim bir işte çalışmak zorunda kalmak kadar insanı yıpratıcı bir şey yok. Yaşamımdaki bir dönüm noktasında yoga hayatıma girdi. Sürekli derslerde konuşan eğitmenleri izlerken işte bu dedim, konuşuyorlar ve konuştukları için herkes onları takdir ediyor. 1 sene sonra stüdyoda ve aynı zamanda özel dersler veren eğitmen oldum. Konuşmalarım takdir edildi, ders bitimlerinde bazen alkışlandı ve ne kadar kalpten konuştuğumu, onlara nasıl ilham olduğumu paylaştılar.

Benim verdiğim örneğe veya yazıklarımla yetinmeyin, doğaya bakın yeter. Gidin, bitkilere ve hayvanlara  sorun.