Nasıl Bir Histir Acaba ‘Tam Olma’ Hali

Nasıl Bir Histir Acaba bu ‘Tam Olma’ Hali

Yoga yapmaya başladığım ilk zamanlarda eğitmenin sürekli tekrarladığı ‘Zihin maymun gibidir. Daldan dala atlamayı, gezinmeyi sever. Durmak istemez’ cümlelerini yoga pozlarını yapmaya çalışırken yaşadığım zorluklarla anladım. Ne zaman bir pozun içinde olsam ve dursam zihnime o anla ilgisi olmayan düşünceler akmaya başlardı. Ve bende dengemi kaybedip düşer, güçsüz hissedip bırakır, katı hissedip esnetemezdim. Muhtemelen de yapmaktan vazgeçerdim. Nasılsa tam olma halinden uzaktım. Kusurlarım vardı, güçsüzdüm, esnek değildim. Eksiksiz ve mükemmel olunca yapacağım… (Fazla emin olma Meltem hanım, o zihin susmayacak, sana gene eksiksin, yetersizsin diyecek)

Düşünceler arasında kaybolma anlarımdan birini paylaşmak istiyorum. Yogaya rahatlamaya, kendimi dinlemeye gittiğim günlerden birinde yaptığım bir pozun içindeyken; İndirimler başladı çıkışta İstinye Park’a gitsem mi, ama kredi kartlarımında son kesim tarihi gelmedi, o zaman gitmeyeyim ama o beğendiğim elbise ya giderse o zaman gideyim ama kartlarımda yer kaldı mı, bu ay ödemeler ne çok birikti, acaba zam alacak mıyım, ama vermeyebilir, çünkü işte fazla yoktu son dönemde…’ en son ben neden buradayım, zaten doğru düzgün para kazanamıyorum, kartlarımda sürekli birikiyor cümlelerinin birikimi ile kendine acıma haline geçiş yapabilirsin.

İndirimler başladı düşüncesinin ulaşacağı yer ben yeterince para kazanamıyorum sonucuna kadar varabilir çünkü zihnin yolları çetrefillidir. Aslında zihin komiktir. O gezinmeyi, hareket etmeyi, eğlenmeyi, sürekli aktif olmayı sever. Onu bir kenara attığını, sessizleştirdiğini fark ederse, harekete geçer ve seni zorla kendine uydurur.

Tatildesindir, elinde buz gibi içeceğinle sahilde oturuyorsundur fakat halen tamam değilsindir. Deniz kenarında keyif yaparken, güneşin ışınları tarafından tenin okşanırken, dalgaların sesleri kulaklarında dans ederken endişelenme durumunun en uzak halindesindir ama gene de bir tamam olmama halinde kalırsın.

Beyninin iletişim ağlarını yeniden döşemen imkansız olmakla beraber 100mg’lık anti-anksiyete ilacı alarak seni iyileştirmesini beklemek de anlamsızdır. Doktorlar şunu yap, bunu dene derler, denedim; yetmiyor. Alkolle rahatladığını sanıyorsun, ertesi sabah daha da gergin uyanma ihtimaline karşı da koyamıyorsun.

Her zaman sakin ve rahat olmak kolay değil, en azından benim için. Deniyorum, yoganın uzattığı eli tutarak denemeye başladım, meditasyonla denemelerim gelişim gösterdi. Gene de bende insanım ve bazen olmuyor, olamıyor.

Her şeyi tamamiyle bırakmayı; insanları, ilişkileri, geçmişi kendi halinde kalmalarına izin vermeyi beceremiyorum. Aynı zamanda endişelenme hali ve sınırsız düşünce trafiği içinde boğulmaya meyilli olabiliyorum. Nasıl boş kalacağımı bilemiyorum. Her şeyden özgürleşerek kendimi rahatlatmayı bilemiyorum. 

Tatilin ilk günü rahat geçerken ikinci şanslıysam üçüncü günü rahatsız edici düşünceler yakama yapışıyor. Yoga eğitmeni oldum, hatta 300 saatten fazla yakın eğitim aldım. Almaya da devam ediyorum. Bugün ne yapacağım, sadece sahile gidip yatacak mıyım sorularının cevaplarını kısa yoldan şimdi bu yoga eğitimi için bu kitabı okuyayım, sonra mailde yazan bilgi üzerine düşünür ve haftaya yapacağım dersin planını çıkarırım diyerek kendimi o keyif anına bırakmamak için direniyorum. Amaç boş kalmamak ya ne olsa yaparım.

Yaşam güzel ve harikayken endişelenmem gereken şeylerin olduğunu kabullenmeyi öğreniyorum. Küçük ve önemsiz olsa da hatta hiç bir anlama gelmese de kendime endişe anı yaratma peşinde koştuğumu fark ediyorum. Özgürleşmeye engel yaratarak boş kalmama halimi beslediğimi fark ediyorum. 

Güzel bir teknede sevgilimle tatildeyim. Endişe yaratacağım hiç bir şey nefessiz kaldığımı fark ediyorum. Yaşamımın, işimin ve kendimin kontrolünü kaybettiğimin endişesi ile huzursuzluğumu besliyorum. Oysa elle tutulur bir şey yok, gene de rahatsızlık yaratmalıyım çünkü zihnim rahat olmayı sevmiyor.

Beden gerginleşip kısıtlandığında ruh da kısıtlanır. Zihnim ruhumu özgür bırakmak düşüncesini sevmediğinden sanırım nefesimi kontrol ediyor. Ne kadar sık nefes alıp veriyorsam o kadar hızlı kalbim atıyor, o kadar gerginleşiyorum ve sonunda da kilitleniyorum. Gerginliğimi rahatlatacak tek şey ise derin nefes almak ve uzun nefes vermek.

Bir yere giderken acaba trafik olur mu diye endişeleniyorum. Birine mesaj attığımda veya aradığımda ona ulaşabilir miyim diye endişeleniyorum. Yemek yerken acaba bundan kilo alır mıyım diye endişeleniyorum. Plajda otururken işimle ilgili endişeleniyorum. Yeterince kendimi geliştiremiyorum diyerek endişeleniyorum. Geride mi kaldım acaba diye endişeleniyorum. Uçağa bindiğimde uçak düşer mi diye endişeleniyorum. Alışveriş yaparken aradığımı bulabilir miyim diye endişeleniyorum. Sevgilim aramadığında beni unuttu mu acaba diye endişeleniyorum. Ne kadar derin endişe duyarsam onu o kadar akciğerlerimde tutuyor ve sanki bir daha asla nefesi veremeyeceğimi düşünüyorum.
Nasıl Bir Histir Acaba ‘Tam Olma’ Hali

Bu benim yaşamım. Güneşin ışıklarında bile zihnimde fırtınalar kopabiliyor. Tam olma yani eksiksiz ve mükemmel olamayacağımı kabullenmeyi bilemiyorum. Sadece tam olma hali ne demek anlamıyorum. Belki de birinin sen tamamsın demesini duymam gerekiyor.

Sanırım o zaman bir nefes alayım. Sanırım o zaman bu anda, sadece şimdide yaşamın içinde varolayım. Sanırım zihnim fırtınalarla boğuşsa da yürümeye devam edeyim. Sanırım bilinmeyenden korkmak yerine yine de bilinmeyene doğru yol alayım.
Sanırım inanmak hayali gerçek yaparken, endişe etmek engelleri yaratıyor.