Sahip olduklarımız ve olmasını istediklerimiz, beklentilerimiz ve hayal kırıklıklarımız, isteklerimiz ve istemediklerimiz; bu ikilem bir gün biter mi acaba? Bir gün mücadele etmekten vazgeçip, her şeyden olduğu gibi memnun olabilir miyiz? Şunun şurası, bunun burası demek yerine, sürekli bardağın boş tarafını görmek yerine; her durum içinde memnun olabilir miyiz?
İnsan sahip olduklarına bağlandığında memnun olmakta zorlanıyor. Çünkü o bağlandıklarından biri giderse dengesi bozuluyor, veya o bağlandıklarından biri değişirse isyan ediyor. Materyalist arzulara doğru bir yönelime geçiyor. Eğer bu arzular tatmin edilmezse duygusal iniş çıkışlar yakasını bırakmıyor. Anksiyete, korku, kaygı, endişe, depresyon, yetersizlik, mutsuzlukla beraber akıl huzurunun azalmasın ile ortaya çıkan dengesi – uyumu bozulmuş bir yaşam.
Razı gelsek ve rıza göstersek. Sahip olamadığımızla mutsuz olmak yerine olandan mutlu olabilmeyi seçsek… Belki her alanda gelişimin süreci de bu şekilde gerçekleşmiş olur.
Yoga felsefesinin 8 kolundan biri Niyamalar, yani yapılması önerilenler hatta gerekenler. Memnuniyet, yeterli hissetme durumu; yaşamın sana getirdiği zorluklarla karşılaştığında mücadele etmek yerine onlarla mutlu olabilme hali.