Her Şey İçin Teşekkürler: Dengesiz Dünyada Dengeyi Yaratma Sanatı

Zen Ustası Sono belki 150 yıldan daha da önce aydınlanma için bir yol öğretti. Ona dertlerine çözüm bulmaları için gelen herkese, her ne durumda olurlarsa olsunlar tek bir cümlemeyi söylemelerini ve her gün bunu tekrar etmelerini söyledi. ‘Her şey için teşekkürler. Şu ana kadar hiç bir şikayetim olmadı.’

 

İyileşmek için dünyanın çeşitli yerlerinden Sono’ya gelenler arasında fiziksel rahatsızlıkları olanlar, finansal sorunları olanlar, ruhsal arayışta olanlar vardı. Hepsinin sorduğu çeşit çeşit soruların cevabı ise tekti. ‘ Her şey için Teşekkürler. Şu ana kadar hiç bir şikayetim olmadı’

Bazıları tabiiki mutsuz ayrıldı; bazıları öfkelendi; bazıları onunla tartıştı. Bazıları ise onun önerisini kalbine aldı ve pratik etmeye başladı. Ve onun mantrasını uygulayan herkes sonunda iyileşme yaşadı.!

Her şey bu kadar tersine giderken şükretmeyi önermesinin ne yardımı olabilirdi ki? Zaten nasıl şükredebilirsin ki?

 

Pratipaksha Bhavana:  Bilişsel Yeniden Yapılandırma

Önemli olan nasıl baktığın değil, baktığında ne gördüğün!

Şu an psikologların Conginitive Reframing olarak uyguladıkları metodu Sono basit bir adımla uygulattırıyordu. Bilişsel Yeniden yapılandırma – daha derin bilgi ve anlayış kazanabilmek için olan duruma farklı bakış açısı ile bakmak. Yogada ise biz buna pratipaksha bhavana diyoruz. 

Yeniden yapılandırma, yaşamımızdaki zor bir duruma bakış açımızın yarattığı etkisi üzerinden hareket ediyor. Eğer bir duruma umutsuz ve kötümserlik açısından bakarsak acı çekmemizin ihtimalleri artıyor ve mutsuz olma şansımız da yükseliyor. (şansızlık desek daha doğru sanki)

 

Bundan 1,5 ay önce kedime böbrek hastalığı teşhisi koydular. 14 yaşındaydı ve zaten inanılmaz zayıflamıştı. Arada 10 günlük bir tatile de gitmiştim. Geldiğimde hastalık iyice güzel kızımı yormuş, hiç bir yemez duruma gelmişti. Sürekli kusuyor ve sürekli uyuyordu. 15 gün bu şekilde geçti. Artık kabullenmem gerektiğini hissetmeye başladım. Umutsuz ve kötümserlik çerçevelerinden bakarak gördüğüm durum içler acısıydı. Her sabah acaba bugün mü ölecek kaygısı ile uyanmaktan da yorulmuştum. Acı çekmeye devam edecek veya bakış açımı değiştirmeyi deneyecektim.

Aslında her şey kendiliğinden oldu. Bir sabah meditasyon sonrası kaybedecek neyim var, birde mucizelere inanmayı deneyeyim dedim. Hepimiz öleceğiz, ama bu onun şimdi acı çekerek ölmesini gerektirmiyorum. İyileşme şansını neden engelliyorum diyerek umutlanmaya başladım. Umutlanırken öncesinden daha fazla ölümün varlığına dair inancım arttı. Ölecek, bende öleceğim ama bu benim yaşamımda şu an mutlu olmama, heyecanla yaşamda varolmama engel de olabilir veya tam tersi …

Hikayenin kendisini bıraktığında gerçeğin kendisi ortaya çıkıyor. Ve bu gerçekte kedim iyileşti, değerleri düştü, iştahla yemeğini yiyor, kilo almaya başladı.

Olan her durumun geçici olduğunu hatırlatıyor aslında. Her şey geçici, illüzyon ve ne kadar önemsesek de aslında bir o kadar da önemsiz.

 

Geçmişe ah vah ederek yaşamak, her şey farklı olsun diye beklemek yerine olanı şükranla kabul etmek güçlendirir. Yeterliliğimizi hatırlatırken banka hesabına, işe, statüye veya yaşamında ne varsa hiç birine bağlı olmadan da yeterli hissetme potansiyelini arttırır. Gündelik yaşamdaki o tatlı küçük mutluluklarla güçlenmeye başlarız.

Yogada seni zorlayan pozu her sefer deneyebilme cesaretini göstermen zaten o pozu yapmış olduğunu gösterir.

Zor anlarda her şey ne kadar iç karartıcı görünüyor olsa da umut, merak, araştırma ve bir bütün olmakla ilgili de potansiyel var. En kötü zamanlarımızda bile teşekkür edebilmek aslında senin gerçek potansiyelini ortaya çıkaran en değerli adım.

‘Her şey için teşekkürler. Şu ana kadar hiç bir şikayetim olmadı.’