Kadın yemekten eve dönerken arabada sessizliğe büründü. Zihnindeki karmaşadan kaçamıyor ve uzun zamandır onu yoklayanlara karşı kendini yenilmiş hissediyordu. Arkadaşları ve sevdiği erkekle yemek yemiş ve eğlenmişlerdi. Fakat zihninin durmak bilmeyen istekleri, dış seslerin odağını karıştırması ve farkındalığını kaybettiği her an ortaya çıkmış beklentilerin karşılanamaması ile hayal kırıklığı içindeydi. Kendisi tam olarak sebebini bilmiyordu, ortada bir sorun yok görünüyordu. Eşiyle birbirini anlıyorlardı fakat nedense arabanın içinde eve giderken onun evi yerine kendi evine gitmek istedi ve gitti.
Yanlış giden bir şey yok diyordu kendi kendine fakat bir yerden sanki sonra her şey değişecek ve hislerim eskisi gibi olmayacak diyordu. İlişkim dışında her konuda enerjim artarken ve yıldızım parlarken aynısını yaşayamadığına anlam veremiyordu. Onu seviyorum, birbirimize karşı iyiyiz ve iletişim içindeyiz. Başkası ilgimi çekmiyor, aynısı da onun içinde geçerli. Ama bir şey var ki… onunla eve gitmek yerine kendi evime dönmek istiyorum. Ne olduğunu bilemiyorum diyordu sesler…
İlişkilere farkındalık getirmekle kaçınılmaz olandan kaçmak yerine onunla çalışabilirsin. Ortaya çıkabilecek zorluklar ve hayal kırıkları ilişkini engellemek yerine geliştirebilir.
Yakın ve özel bir ilişki yaşamaya başladığımızda kendimize olan güvensizliğimiz ve utangaçlığımızdan kaçmamız pek kolay olmaz. Yakınlaştıkça iç dünyanın karşı tarafa açılması rahatsızlık verebilir, daha da hassas hissedebiliriz. Bu hislere karşı açık yüreklikle durabilmek, acıdan veya korkudan hareket etmemeye çalışmak kolay değil. Bir önceki ilişkilerimizin yüklerini halen taşımaktayız. Eski ilişkilerin korkularını, acılarını, kalp kırıklıklarını inançlara dönüştürmüşsek kalbin önünü zaten çoktan kapatmışız demektir. Evlenmem lazım veya asla evlenmem; ben asla ilişki yaşayamam, ben asla sevemem, herkes benden yararlanıyor… aslında korkudan, yaşanmış kalp kırıklıklarından oluşmuş inançlardan ortaya çıkan cümleler. Zihin kendi hikayelerini yazmaktan vazgeçmez eğer eski hikayelerden kurtulmazsak.
Yaşanılan ilişki derin kişisel şifalanma ve ruhsal dönüşüm yolunun bir aracı. ilişkilerine yeni bir farkındalık yarat!
O zaman şimdiki ilişkilerimize geçmişi yansıtmaya devam etmek yerine şimdikinin değişen koşullar üzerinden bizi şifalandırmasına ve dönüştürmesine izin versek… İlişkiden kaçmak yerine o ilişkinin kendisi ile dönüşmek için cesaretimizi göstersek nasıl olurdu?
Özgün ve özel varlığımızın güzelliğini ve iyiliğini fark etmemize ilişkilerimiz yardımcı oluyor. İyi veya kötü ayrımını ise zihin yapıyor. Bizi kısıtlayan tek şey zihin. Özgürleştirecek olan ise özümüz.
İlişkine farkındalık getirdikçe beklentilere takılı kalan, eşinden ihtiyaçlarını karşılamasını uman, senle aynı değerde olmadığı için kızanın aslında zihnin olduğunu görebilirsin. Kıskançlıklar ve öfkelerle yaşanan krizler aslında birbirimizi olduğumuz gibi görmek, kabullenmekten vazgeçmişliğimizden.
Şekilcilik yapan zihnin sevginin derinleşmesi ile aslında yok olur. Çünkü tüm bildiklerinden üstün gelir sevgi. Özdeki, O’na olan sevgiden ortaya çıkar ve yansır. O’ndan geldik ve O’nun içimizdeki sevgisi ile O’ndan gelenleri severiz. Zihnin sesleri işte o zaman susar. Ne yaşarsak yaşayalım biliriz hepsi bizim şifalanmamız için, sürecin bir parçası. O zaman neden halen geçmiştekine, başkalarının yaşadıklarına, çevrenin oluşturdukarına tutunup duruyoruz? ilişkilerine yeni bir farkındalık yarat…
İlişkilerde farkındalık oluşursa, yaşadığımızın farkına varıp beklentilerini kenara atarsak o kırılganlığımızın yarattığı kaygılardan kaçamayacağımızın farkına varırız. Eğer bilinçli bir bağlılık olmaz ise ne çıkarsa çıksın ilişkide duygusal anlamda anda olamayacağımızı farkındalıkla anlarız. Sorumluluk almazsak sevgiyi terk etmeye yönelimimiz, bir taraf yanlış yaptığına güvenin devam edememesi ve yakınlaştıkça beraber gelişeceğinin unutulması ile sonuçlanır. Sorumluluk almak, bağlanmak ve teslim olmak… kolay değil.
İlişkilerine yeni bir farkındalık yarat
İlişkiler kaçınılmaz olarak bizi savunmasız bırakırken korku yaratan, belirsiz ve hayal kırıklığına doğru ilerletebilirler. Şefkat ve içten sevgi ile aslında tüm bunlar aşılamaz da değildir. Bazı zamanlar gelir ilişkiden geçmiş çocukluk yaralarını iyileştirmesini istersin, beklersin. Koşulsuz sevsin beni arzusu ile yanıp tutuşurken kendine karşı hissettiğin sevgisizliği tamir etmesini istersin. Belki de bazı zamanlar seni sıkıntıdan ve mutsuzluktan veya kaybolmaktan kurtarmasını düşlersin.
Ruhsal gelişiminde ayakların yere bastıkça tüm bu problemlerle başa çıkacak güce ve farkındalığa sahip olduğunu hatırlatırım sana. Farkında olarak emek vererek kendindeki derinliklere doğru ilişkini araç olarak kullanabileceğini unutmuşsun sanki. Zamanla kendinin yeterli olduğunu fark ettikçe, kendini şefkatle sevdikçe daha az korku hissetmekle beraber ihtiyaç duyandan özgürleşmiş olursun.
Durmayı öğrenmek dönüşüm ve iyileşmenin ilk adımı. Suçlamayı, takıntı yapmayı, kafamızı karıştırmayı durdurmayı öğrenebilmekle dondururuz her şeyi. Donduğun anda başlar doğal farkındalığın ortaya çıkışı. Sürekli oradan oraya koşturmak yerine durabilmek, ve o anın farkına varabilmekle başlar içinde varolanın ne olduğu. İşte o zaman yargılamaların sesi kesilir. Uzaklaşma ve kaçınma dürtülerimizden vazgeçip durup bakarız neler oluyor diye.
Nefes alıp verdiğin her an aslında o donma halini yaşarsın. Nefesi verdiğin her an onu yeniden almak için, senin yaşamını devam ettirecek olanı bedenine davet etmek için boşluk yaratırsın. bir andır o boşluk, farkında ol veya olma. Her şey o nefes farkındalığı ile başlar. Senin varoluşuna devam ettiren nefesi nasıl korkusuzca bırakıyorsun işte her şeyi o nefes gibi teslim edebilirsin.
Aldığını kontrol edemeyebilirsin fakat verdiğini kontrol etme gücü sende. #http://www.wellbeingyoga.org/wp-content/uploads/2024/07/pexels-prasanthinturi-1051838.jpgyoga